İkinci kür sırasında neredeyse hiç yazmadım, hepsini şimdi özetleyeyim.
İlk hafta çok zordu. İlk kürde söylediğim her türlü güzel sözü geri aldıracak kadar. Sanırım daha da kötü olacak üçüncü kürde, sonra belki dördüncüde. Bulantılar vardı bu sefer, 8/10 gibi diyebilirim. Günde 1 sefer aldığım bulantı ilacı fayda etmemeye başladı gibi, bazı günler ikinciyi aldım. Sanırım 3 taneye kadar alabiliyorum. Bulantıların dışında yorgunluk da bir problemdi, sürekli bir yorgunluk hissi, tatsız gerçekten.
Ama gene en zoru, ilk kürdeki gibi, altıncı ve yedinci günler. Yoğun ilaç uygulamasından sonraki hafta sonu, gerçekten zor geçiyor. Bu sefer bir nefes alma problemi yaşadım altıncı günde, çok sık ve derin biçimde nefes alıyordum, acile gittik bir maske taktılar yarım saatliğine, öyle düzeldi. Yedinci gün de keza yatakta geçti denebilir.
Söz konusu nefes alma problemi doktoru korkuttu biraz, Bleomisin'den dolayı olabileceğini düşündü ve göğüs hastalıklarına yönlendirdi bizi. Solunum fonksiyon testi yaptırdık, sonuçlar normal çıktı, endişelenecek bir durum yokmuş.
İkinci ve üçüncü haftalar genelde rahat geçiyor, hele kişisel favorim ikinci hafta. Neredeyse normal hayata yakın bir yaşam kalitesi oluyor diyebilirim. Üçüncü hafta yapılan kan testinde ilk kürde bağışıklık sisteminin zayıfladığı görülüp Filgrastim başlanmıştı, bu sefer değerler alt sınırda çıktı, garanti olsun diye gene bugün başlamak kaydıyla 3 gün tekrar Filgrastim kullanacağım. Daha önce yazdığım gibi, Filgrastim iğneleri de kendi yan etkileriyle birlikte geliyor ve sevilecek cinsten yan etkiler değiller. Umarım bu sefer ilk kürdeki gibi ağrılı geçmez.
Testis Kanseri tedavisi için uygulanan BEP kemoterapi boyunca yaşadıklarımı yazdığım mini günlük.
24 Mart 2016 Perşembe
8 Mart 2016 Salı
Kür 2 Gün 2
İyi haberler bugün de devam ediyor çok şükür. Dün kan değerleriyle birlikte tümör belirteçlerine de bakılmıştı. Onların sonuçları geç çıkıyor, sabah verince öğleden sonrayı buluyor, dün kanı öğleden sonra verdiğim için ancak bugün sabah çıktı sonuçlar. İlk kürün etkisi gerçekten çok çok yüksek olmuş. İlk kürde belirteçlerde hiç bir düşme olmasa da üzülmemek lazım demişti onkolog, ikinci kürden itibaren etkiyi hissetmeye başlarız yavaştan demişti. İlk kürde düşse bile şu seviyelere düşer dediği noktadan yaklaşık 4-5 kat daha aşağıya düşmüş belirteçler. Bu çok iyi bir haber aslında, belki de 4-5 kür alırsın dedikleri kemoterapiyi daha erken bitirmemize olanak sağlar bu hızlı düşüş. Her ne kadar çok çok kötü geçmese de sonuçta bu ilaçlar temelde zehir, kanser hücreleri ölürken ben de ölmemeye çalışıyorum. :)
Bugün ikinci gün, yani Etoposid ve Sisplatin le birlikte Bleomisin de vardı. Öyle olunca biraz daha ağır geçiyor, ama olsun. Halen çok çok kötü hissetmiyorum, Böyle devam etmesini umalım.
Kür 2 Gün 1
İkinci küre başladım başladım bugün. İlk kürde her gün bir şeyler yazmaya gayret ettim, artık önemli ve ilginç olaylar oldukça yazacağım, zira kemoterapi ile ilgili hiç bir fikri olmayanlar zaten ilk kür girdilerini okuyarak bir fikir edinebilirler. Buraları okuma ihtiyacı duyanlar artık zaten tedavide ilerlemiş arkadaşlar olacaklardır, onlar da kendilerine göre zaten öğrenmişlerdir neyin ne olduğunu. Dolayısıyla her gün ayrı bir girdi girmeye gerek yok.
Bugün farklı olarak öğleden sonra aldım ilaçları. Aslında bize zor oluyor, hastaneye annemle gidip geliyorum, o da öğleden sonra çalışıyor. İzin almak zorunda kaldı, ama hastanede başka türlü randevu yokmuş ne yapalım. Yarından itibaren sabah 8 de tedavim başlayacak ilk hafta boyunca, geçen seferki gibi aynı. Filgrastim'den ötürü kötü geçen haftasonum meyvesini verdi. Kan değerlerim oldukça yüksek çıktı, bağışıklık sistemi ile ilgili değerler normal sınırın 4-5 katı, öyle ki sağlıklı bir insanda bu kadar yüksek çıksa ciddi bir enfeksiyondan şüphelenilebilirmiş. Ama bu ayrıca da demek oluyor ki, gereğinden çok fazla Filgrastim kullanmışım, 4 yerine 2 tane kullansam yetermiş, ama doktorumun dediği kadar kullandım ben de, ne eksik ne fazla.
İlaçların alınması normal seyirde devam etti, Önce mide bulantısı önleyici, sonra Etoposid, sonra boş yarım litrelik serum, sonra Sisplatin, en son olarak da 100 ml lik küçük boş serum, damar yıkamak için. İlk küre göre biraz daha fazla mide bulantısı ve yorgunluk hissediyorum diyebilirim, ama zaten bunlar beklediğim şeylerdi, ilk kürde neredeyse hiç bir yan etki hissetmemiştim.
Bugün farklı olarak öğleden sonra aldım ilaçları. Aslında bize zor oluyor, hastaneye annemle gidip geliyorum, o da öğleden sonra çalışıyor. İzin almak zorunda kaldı, ama hastanede başka türlü randevu yokmuş ne yapalım. Yarından itibaren sabah 8 de tedavim başlayacak ilk hafta boyunca, geçen seferki gibi aynı. Filgrastim'den ötürü kötü geçen haftasonum meyvesini verdi. Kan değerlerim oldukça yüksek çıktı, bağışıklık sistemi ile ilgili değerler normal sınırın 4-5 katı, öyle ki sağlıklı bir insanda bu kadar yüksek çıksa ciddi bir enfeksiyondan şüphelenilebilirmiş. Ama bu ayrıca da demek oluyor ki, gereğinden çok fazla Filgrastim kullanmışım, 4 yerine 2 tane kullansam yetermiş, ama doktorumun dediği kadar kullandım ben de, ne eksik ne fazla.
İlaçların alınması normal seyirde devam etti, Önce mide bulantısı önleyici, sonra Etoposid, sonra boş yarım litrelik serum, sonra Sisplatin, en son olarak da 100 ml lik küçük boş serum, damar yıkamak için. İlk küre göre biraz daha fazla mide bulantısı ve yorgunluk hissediyorum diyebilirim, ama zaten bunlar beklediğim şeylerdi, ilk kürde neredeyse hiç bir yan etki hissetmemiştim.
Kür 1 Gün 17-21
Nötropeni için kendime yaptığım iğnelerin adı "Filgrastim". Ticari adları değil bu, içindeki etken maddeler. Piyasada sanırım 3 farklı isimde bulunuyorlar, hepsi birbirinin aynısı denebilir. Umarım sigortalısınızdır, benim için devlet karşıladığından bedavaya geldi, ancak 5 iğnesi 450 lira civarıymış 2016 Mart itibariyle. Bir hayli pahalı, ancak çok çok gerekli.
Filgrastim iğnelerini 4 gün boyunca uyguladım. İlk gün eczacı yaptı kolumun arkasından, kalan günlerde göbeğimden kendime yaptım. Kendi kendine iğne yapmak gerçekten çok garip, ayrıca ilaç da uygulanırken bir hayli acıtıyor. Buzdolabında saklıyorsunuz ilacı, uygulamadan bi yarım saat öce dışarı çıkartıp oda sıcaklığına gelene kadar ısınmasını beklemenizde fayda var, ısınınca acısı azalıyor.
Temel olarak kemik iliğinizi aşırı çalışmaya zorluyor filgrastim, aşırı çalışan kemik iliğiniz aşırı miktarda beyaz kan hücresi (akyuvar) üretiyor, bu da kötü durumda olan bağışıklık sisteminizi bir hayli güçlendiriyor. Ancak bu aşırı çalışma sırasında kemik iliğiniz ağrı yapabiliyor. Vücudunuzda başta uyluk ve üst kol gibi uzun kemikler ile göğüs kafesi ve leğen kemiği gibi yassıca kemikler başta olmak üzere bel, boyun ve diğer eklem yerlerinizde ağrı hissetmeniz olası. Herkes farklı ağrı hisseder derler, benim yoğunlukla belim ağrıdı. Çok ağrıdı. Ağrı kesici olarak Parasetamol içmenize izin var sadece, onlar da fayda etmedi acile gidip iğne yaptırmak durumunda kaldık, gerçekten çekilmeyecek bir ağrı mevcuttu.
Ağrı aslında iyi bir haber, iliğin uyarıldığını ve çalıştığını gösteriyor. Her ne kadar çok can sıksa da, akyuvarlarınızın üretildiği ve bir sonraki hafta tedavinize rahatlıkla devam edileceğine işaret ediyor bu ağrılar. Ağrılarınız benim gibi dayanılmaz konuma gelip acile giderseniz, kan değerlerinizi kontrol etmelerini isteyebilirsiniz. Bazen kan değerleri daha erken normale dönüyormuş, hastalar Filgrastim'e daha duyarlı olabiliyorlarmış. Bu durumda onkoloğunuz tedaviyi erken kesebilir.
Genel olarak Filgrastim tüm kemoterapiden daha kötü yan etkiler yaptı. Midem 4/10 seviyesinde bulandı uygulama süresince, ağrılar malum, ayrıca çok çok garip bir halsizlik mevcuttu. Öyle ki, uyuyup uyanınca daha kötü hissettiğim, bu nedenle uyumaya korktuğum, uyumadığım için de daha halsiz hissettiğim bir durum. Kötü geçen bir 4 gündü, 5. gün tedaviyi kesince normale döndüm.
Filgrastim iğnelerini 4 gün boyunca uyguladım. İlk gün eczacı yaptı kolumun arkasından, kalan günlerde göbeğimden kendime yaptım. Kendi kendine iğne yapmak gerçekten çok garip, ayrıca ilaç da uygulanırken bir hayli acıtıyor. Buzdolabında saklıyorsunuz ilacı, uygulamadan bi yarım saat öce dışarı çıkartıp oda sıcaklığına gelene kadar ısınmasını beklemenizde fayda var, ısınınca acısı azalıyor.
Temel olarak kemik iliğinizi aşırı çalışmaya zorluyor filgrastim, aşırı çalışan kemik iliğiniz aşırı miktarda beyaz kan hücresi (akyuvar) üretiyor, bu da kötü durumda olan bağışıklık sisteminizi bir hayli güçlendiriyor. Ancak bu aşırı çalışma sırasında kemik iliğiniz ağrı yapabiliyor. Vücudunuzda başta uyluk ve üst kol gibi uzun kemikler ile göğüs kafesi ve leğen kemiği gibi yassıca kemikler başta olmak üzere bel, boyun ve diğer eklem yerlerinizde ağrı hissetmeniz olası. Herkes farklı ağrı hisseder derler, benim yoğunlukla belim ağrıdı. Çok ağrıdı. Ağrı kesici olarak Parasetamol içmenize izin var sadece, onlar da fayda etmedi acile gidip iğne yaptırmak durumunda kaldık, gerçekten çekilmeyecek bir ağrı mevcuttu.
Ağrı aslında iyi bir haber, iliğin uyarıldığını ve çalıştığını gösteriyor. Her ne kadar çok can sıksa da, akyuvarlarınızın üretildiği ve bir sonraki hafta tedavinize rahatlıkla devam edileceğine işaret ediyor bu ağrılar. Ağrılarınız benim gibi dayanılmaz konuma gelip acile giderseniz, kan değerlerinizi kontrol etmelerini isteyebilirsiniz. Bazen kan değerleri daha erken normale dönüyormuş, hastalar Filgrastim'e daha duyarlı olabiliyorlarmış. Bu durumda onkoloğunuz tedaviyi erken kesebilir.
Genel olarak Filgrastim tüm kemoterapiden daha kötü yan etkiler yaptı. Midem 4/10 seviyesinde bulandı uygulama süresince, ağrılar malum, ayrıca çok çok garip bir halsizlik mevcuttu. Öyle ki, uyuyup uyanınca daha kötü hissettiğim, bu nedenle uyumaya korktuğum, uyumadığım için de daha halsiz hissettiğim bir durum. Kötü geçen bir 4 gündü, 5. gün tedaviyi kesince normale döndüm.
2 Mart 2016 Çarşamba
Kür 1 Gün 16
Gene ilaç aldığım bir gün. İlaç günlerinde rutin olduğu üzere 06:30'da uyanarak hastaneye gittik, kan değerlerime ve tümör belirteçlerine bakılması için kan verdik. Kan değerleri dediğim çok çabuk (15-30 dakika) çıkıyor, genel olarak kanınızdaki akyuvar ve alyuvar sayısına bakılıyor, bağışıklık sisteminiz halen yerinde duruyor mu ona bakılıyor. Benimki durmuyormuş. Akyuvar sayım oldukça düşmüş ve "nötropeni" oluşmuş. Bu kelimeyi not etmekte fayda var, sık sık karşımıza çıkabilir.
Teknik olarak şu an çok kolay bir şekilde hasta olabilirim ve grip, nezle gibi basit hastalıklar da ciddi olabilir, hatta grip olup ölebilirim bile. :) Bu nedenle öncelikle evi karantinaya aldık, temizlik önlemlerini artırdık, öyle ki pişmemiş hiç bir şey (salata, meyva vs.) yemiyorum. Ayrıca "aşı" dedikleri bir şeye başladım. Kendi kendime göbekten iğne yapacağım günde 1 defa, 5 gün boyunca. Bu iğne kemik iliğimi ekstra çalıştırarak yeni akyuvar üretilmesini sağlayacak, haftaya kadar kan değerlerimin normale gelmesini bekliyoruz ki ikinci küre zamanında başlayabilelim.
Ama iyi haber de var. Tümör belirteçleri çok çok ciddi bir düşüş yaşamış, teorik olarak beklediğimiz azalmanın 3 katı civarı bir azalma söz konusu. Tedaviye verdiğim cevabın çok iyi olduğunu düşündük bu nedenle, umuyoruz ki bu şekilde devam eder. Teşhis konulduğundan beri aldığım ilk iyi haber bu sanırım, mutlu olmak için büyük bir sebep.
Teknik olarak şu an çok kolay bir şekilde hasta olabilirim ve grip, nezle gibi basit hastalıklar da ciddi olabilir, hatta grip olup ölebilirim bile. :) Bu nedenle öncelikle evi karantinaya aldık, temizlik önlemlerini artırdık, öyle ki pişmemiş hiç bir şey (salata, meyva vs.) yemiyorum. Ayrıca "aşı" dedikleri bir şeye başladım. Kendi kendime göbekten iğne yapacağım günde 1 defa, 5 gün boyunca. Bu iğne kemik iliğimi ekstra çalıştırarak yeni akyuvar üretilmesini sağlayacak, haftaya kadar kan değerlerimin normale gelmesini bekliyoruz ki ikinci küre zamanında başlayabilelim.
Ama iyi haber de var. Tümör belirteçleri çok çok ciddi bir düşüş yaşamış, teorik olarak beklediğimiz azalmanın 3 katı civarı bir azalma söz konusu. Tedaviye verdiğim cevabın çok iyi olduğunu düşündük bu nedenle, umuyoruz ki bu şekilde devam eder. Teşhis konulduğundan beri aldığım ilk iyi haber bu sanırım, mutlu olmak için büyük bir sebep.
Kür 1 Gün 10-15
Tamamen sıradan ve ilaç alınmadan geçen bu günler için tek tek yazı yazmaya çok üşendim açıkçası. Topluca yazacağım. 10. ve 11. günlerde gene ufak kemoterapi etkileri hissetsem de, sonrası sanki tedaviye hiç başlamamışım gibiydi. Genelde evde durduğumdan ötürü sıkılmamın dışında kayda değer bir olay yaşanmadı açıkçası, çok standart zamanlardı.
Tedaviye başlamadan önce ilk kürün 14. ve 16. günleri arasında saç dökülmesinin başladığını okumuştum. Gerçekten de 13. günde sakallarım ve göğsümdeki kıllar dökülmeye başladı. Dökülme derken sağa sola öbek öbek kıl bırakıyormuşsunuz gibi düşünmeyin, tutup az bir kuvvetle çektiğinizde tuttuğunuz tüm kılların elinize geldiğini hayal edin. Çekmediğiniz sürece sıkıntı yok, ama mesela gece uyurken yastığa sürttüğünüzde dökülüyor falan, hiç uğraşmayıp kesmek en iyisi. 15. günde saçım da dökülmeye başladı, onu da aynı şekilde sıfıra vurdum. Biraz moral bozuyor bunlar tabi, ama sağlık olsun. Kellik çok da fena olmadı aslına bakarsanız. Duş alırken falan garip hissediyor sadece insan.
İlk kür bitmek üzere, şu ana kadar beklediğimden çok iyi geçtiğini söyleyebilirim, umarım bu şekilde devam eder.
Tedaviye başlamadan önce ilk kürün 14. ve 16. günleri arasında saç dökülmesinin başladığını okumuştum. Gerçekten de 13. günde sakallarım ve göğsümdeki kıllar dökülmeye başladı. Dökülme derken sağa sola öbek öbek kıl bırakıyormuşsunuz gibi düşünmeyin, tutup az bir kuvvetle çektiğinizde tuttuğunuz tüm kılların elinize geldiğini hayal edin. Çekmediğiniz sürece sıkıntı yok, ama mesela gece uyurken yastığa sürttüğünüzde dökülüyor falan, hiç uğraşmayıp kesmek en iyisi. 15. günde saçım da dökülmeye başladı, onu da aynı şekilde sıfıra vurdum. Biraz moral bozuyor bunlar tabi, ama sağlık olsun. Kellik çok da fena olmadı aslına bakarsanız. Duş alırken falan garip hissediyor sadece insan.
İlk kür bitmek üzere, şu ana kadar beklediğimden çok iyi geçtiğini söyleyebilirim, umarım bu şekilde devam eder.
24 Şubat 2016 Çarşamba
Kür 1 Gün 9
Bleomisin günü bugün. Erken kalktım gene, sanırım bu hep böyle olacak, ilaç alınacak günlerde 6.30'da kalkacağım. Doktora gittik, öncelikle kan vermem ve sonuçları görmeleri gerekliymiş, kan değerlerine bakarak tedaviyi erteleyip ertelememeleri gerektiğine karar veriyorlar. Bunu beklerken doktorumun yanına çıktım, mide bulantısı önleyici ilacım için yeni bir reçete yazdırıp göğsümde yaşadığım ağrıdan bahsettim. Reflü olabileceğini düşündü, belki de öyledir.
Tedavi gördüğüm hastanede kemoterapi, o günkü tedavinizin ne kadar süreceğine bakılmaksızın yatarak veriliyor, kemoterapi ünitesinde 6 yatak var, dolayısı ile tek seferde ancak o kadar hasta alabiliyorlar. Yatarak ilaç alırken televizyon falan izlemek her ne kadar keyifli olsa da, bugünkü gibi 30-40 dakikalık bir tedavi için bile boş yatak beklemek sinir bozabiliyor. Ben oturarak da alırım, yeter ki bir an önce verin şu ilacı da gideyim dediğinde de olmaz diyorlar.
Dediğim gibi, tedavinin 9 ve 16. günlerini oluşturan Bleomisin yarım saat kadar sürüyor. Öncelikle 100ml lik (5-10dk falan) bir serum içerisinde alerji önleyici çeşitli ilaçlar, ardından 15-20 dakika süren Bleomisin ve son olarak gene 5 dakika süren boş bir serum veriliyor, ardından eve yollanıyorsunuz. Bleomisin aynı gün ateş yapabiliyormuş, bende şu ana kadar yapmadı, ama tekrarlayayım ki akılda bulunsun.
Bunlar dışında aksiyonsuz bir gün oldu, zaten çok aksiyonlu bir hayatım olduğu söylenemez artık.
Tedavi gördüğüm hastanede kemoterapi, o günkü tedavinizin ne kadar süreceğine bakılmaksızın yatarak veriliyor, kemoterapi ünitesinde 6 yatak var, dolayısı ile tek seferde ancak o kadar hasta alabiliyorlar. Yatarak ilaç alırken televizyon falan izlemek her ne kadar keyifli olsa da, bugünkü gibi 30-40 dakikalık bir tedavi için bile boş yatak beklemek sinir bozabiliyor. Ben oturarak da alırım, yeter ki bir an önce verin şu ilacı da gideyim dediğinde de olmaz diyorlar.
Dediğim gibi, tedavinin 9 ve 16. günlerini oluşturan Bleomisin yarım saat kadar sürüyor. Öncelikle 100ml lik (5-10dk falan) bir serum içerisinde alerji önleyici çeşitli ilaçlar, ardından 15-20 dakika süren Bleomisin ve son olarak gene 5 dakika süren boş bir serum veriliyor, ardından eve yollanıyorsunuz. Bleomisin aynı gün ateş yapabiliyormuş, bende şu ana kadar yapmadı, ama tekrarlayayım ki akılda bulunsun.
Bunlar dışında aksiyonsuz bir gün oldu, zaten çok aksiyonlu bir hayatım olduğu söylenemez artık.
Kür 1 Gün 8
Tüm bu yazıların en büyük amacı daha önce söylediğim gibi beni aslında tanımayan, bu hastalığa yakalanmış ve bu süreçlerden geçecek insanlara yol göstermek. Buna yakalandıysanız muhtemelen gençsiniz, hatta üniversite okuyor olmanız büyük ihtimal. Benim gibi. Ben şu anda okulumun uzayan senesinin son dönemindeyim, yani buna yakalanmamış olsam bir üniversite öğrencisinin geçirebileceği en rahat dönemi geçiriyor olacaktım. Haftada tek bir gün dersim var, aynı zamanda bitirme tezimi yazmam gerekiyor.
Her pazartesi okula gitmem gerekiyor bu tek dersim için. Bugün de gittim haliyle. 2 saat sürmesi gereken dersimi hallettim, arkasından bir rapor yazmam gerekiyordu, arkadaşlarla otururken onu yazdım. Kantinde oturmak zor artık, sigara dumanı rahatsızlık veriyor. Arkadaşlar arasından bunu okuyanlar da şu cümleye iyi gülüyorlardır, ama öyle işte, bıraktık.
Evden o kadar uzağa gittiğim ilk gün tedavi başlayalı beri, tek başıma kaldığım da ilk gün. Bir hayli iyi geldi biraz yalnızlık. Tam kararında. Ama kemoterapi etkilerini görmek için iyi oldu. Tüm gün dersin ardından tekrardan çalışmaya, ödev yapmaya veya eğlenmeye müsait bedenim toplam 4 saat okulda kaldığım şu gün sanki maraton koşmuş gibi yorgun. Daha 1 hafta olmadı, tüm kapasitem sıfırlanmış galiba. Evde tüm gün yatınca bunu hissedemiyorsunuz, dışarı çıkıp görmek gerekiyor.
Ayrıca baya lüks yaşamaya başladım. Toplu taşıma kullanmak kesinlikle tavsiye edilmiyor kemoterapi hastalarına. Daha benim için çok erken, bağışıklık sistemim muhtemelen sapasağlam duruyordur, ama gene de riske atmıyorum hiç bir şeyi. Taksi kullanıyorum ulaşımda, yani aslında günün en yorucu aktivitelerinden olan ulaşım da benim için çok rahat geçiyor. Sadece okulda bulunmak, derse girmek, yazı yazmak ve konuşmak yordu beni bu kadar. Çok garip.
Kür 1 Gün 7
Kemoterapi başladığından beri en zor gündü. Tüm gün çok garip bir halsizlikle sarılmış gibiydim. Sanki başımın iki yanından sıkıştırılıyormuşum gibi bir his. Bugün daha iyi geçer sandığımdan sabah da çıkıp bir alışveriş merkezine gittik, saçım falan dökülünce takayım diye şapka aldım. :) Orada başladı bu halsizlik, yumruk yemişim gibi vurdu, tüm gün de devam etti. Uyuyup uyanıyorsunuz, geçmiyor, artıyor adeta. Sinir bozucu hissiyatlardan. Ayrıca bulantı da vardı bugün, 5/10 diyebilirim genel olarak.
İki gündür akşamları göğüs kafesim sıkışıyor, ilkokulda "iman tahtası" olarak öğretilen göğüs kafesinin tam ortasındaki düz kemiğin tam altında, ki kalbe denk gelen bir nokta aşağı yukarı, bir ağrı hissediyorum. Konumu gereği korkutan bir ağrı, ama geçer sanırım. Doktorla kesinlikle konuşacağım tabi bu konuyla ilgili.
İlaçlar bitti, iki gün geçti üzerine, bugün bu kadar ağır vurmasını anlamadım açıkçası. Gerçekten garip iş bu tedavi, sağı solu belli olmuyor. :) Yarına umarım daha iyi olurum, okula gitmem lazım çünkü.
İki gündür akşamları göğüs kafesim sıkışıyor, ilkokulda "iman tahtası" olarak öğretilen göğüs kafesinin tam ortasındaki düz kemiğin tam altında, ki kalbe denk gelen bir nokta aşağı yukarı, bir ağrı hissediyorum. Konumu gereği korkutan bir ağrı, ama geçer sanırım. Doktorla kesinlikle konuşacağım tabi bu konuyla ilgili.
İlaçlar bitti, iki gün geçti üzerine, bugün bu kadar ağır vurmasını anlamadım açıkçası. Gerçekten garip iş bu tedavi, sağı solu belli olmuyor. :) Yarına umarım daha iyi olurum, okula gitmem lazım çünkü.
20 Şubat 2016 Cumartesi
Kür 1 Gün 6
İlaçsız ilk gündü bugün. Sabah geç saate kadar uyumak, her ne kadar iki saatte bir tuvalete kalkmam gerekse de, gayet iyi geldi. Ama saat 8'e doğru uyandığımda garip bir baş dönmesi ve mide bulantısıyla karşılaştım, ama tekrar uyuyabildim. Baş dönmesi halen devam ediyor, bir hayli can sıkıcı aslında.
Dün yazmıştım, sabahtan damardan alacağım mide bulantısı önleyici ilaç olmadan ilk gün olacak bugün diye. Gerçekten etkisi fark edilir oldu, ama gene de çok rahatsız edici bir şey değil. Mide sıkıntılarını dert etmeyen birisi için çok rahat geçtiği söylenebilecek bir gün olabilirdi, ama benim için pek öyle değil açıkçası.
Şu ana kadar yorgunluğu en çok hissettiğim gün oldu. Tüm gün bilgisayar başındaydım her zamanki gibi, arada 1.5 saat kadar uyudum ama kafayı koysam sabaha kadar uyurum gibi geliyor. Ama bana yasak tabi öyle sabahlara kadar uyumalar, her gün belirli miktar su içmem lazım. :)
Benim gibi deneyimlerini anlatan herkesin defalarca söylediği bir öneri vardı, çıkın dışarı gezin, her gün az da olsa yürüyün diye. Bu güne kadar hiç yapmadım, bugün bir çıkacağım bakalım. Temiz hava iyi gelir herhalde, 5 gündür evdeyim, sıkıldım ister istemez.
Dün yazmıştım, sabahtan damardan alacağım mide bulantısı önleyici ilaç olmadan ilk gün olacak bugün diye. Gerçekten etkisi fark edilir oldu, ama gene de çok rahatsız edici bir şey değil. Mide sıkıntılarını dert etmeyen birisi için çok rahat geçtiği söylenebilecek bir gün olabilirdi, ama benim için pek öyle değil açıkçası.
Şu ana kadar yorgunluğu en çok hissettiğim gün oldu. Tüm gün bilgisayar başındaydım her zamanki gibi, arada 1.5 saat kadar uyudum ama kafayı koysam sabaha kadar uyurum gibi geliyor. Ama bana yasak tabi öyle sabahlara kadar uyumalar, her gün belirli miktar su içmem lazım. :)
Benim gibi deneyimlerini anlatan herkesin defalarca söylediği bir öneri vardı, çıkın dışarı gezin, her gün az da olsa yürüyün diye. Bu güne kadar hiç yapmadım, bugün bir çıkacağım bakalım. Temiz hava iyi gelir herhalde, 5 gündür evdeyim, sıkıldım ister istemez.
19 Şubat 2016 Cuma
Kür 1 Gün 5
İlk kürün yoğun programı bitti. Artık önümüzdeki iki hafta mümkünse hasta falan olmamaya çalışıp sadece salı günleri 1 saat bile sürmeyecek ilaçları almaya gideceğim. Artık son derece yorgun hissediyorum, ama dün de dediğim gibi, uyumak kolay değil, sürekli tuvalete kalkmam gerekiyor çünkü. Ama alışılır belki de.
Kabızlık sorun olabilir demişlerdi, mide bulantısını önleyen ilaçlar buna yol açıyormuş. Sorun oldu gerçekten, bugün o konuyla ilgili de bir ilaç aldım.
Tedaviye başlamadan önce yaparım diyordum da, unuttuğumu fark ettim. Ağız sağlığına özen göstermek gerekiyor. Her yemekten sonra gargara yapmak ve dişleri düzenli fırçalamak önemli. Kemoterapi dişlerinize zarar vermiyor, ama eğer bir sıkıntı çıkarsa, daha önceden var olan bir çürük falan ağrımaya başlarsa dolgu veya kanal tedavisi gibi işlemleri yapmak zor veya imkansız olabiliyor. Ayrıca kemoterapi ilaçları hızlı büyüyen ve yenilenen her hücreyi yok ettiği gibi ağız içerisindeki hücrelere de zarar veriyor, dolayısıyla dişlerden ziyade ağız içerisinde yaralar oluşabiliyormuş. Bunlar takdir edersiniz ki hem rahatsız edici, hem de özünde enfeksiyon oldukları için bağışıklık sisteminizin durumuna göre sizi belki de öldürebilecek kadar ciddi rahatsızlıklara yol açabilirlermiş. İyileşme şansı bu derece yüksek bir kanserle uğraşırken ağızda çıkan pamukçuktan ölmek gerçekten filmlere konu olurdu. :)
Yarın ilginç olacak, tedaviye başladığımdan beri ilk defa sabah uyku uyuyabileceğim tuvalete kalktıktan sonra tekrar yatabilirsem, ayrıca sabahları damardan verdikleri mide bulantısı önleyici ilacı almadan geçecek ilk gün olacak. Bakalım öğlen 13.30 da alacağım tek bir hap yeterli olacak mı?
Kabızlık sorun olabilir demişlerdi, mide bulantısını önleyen ilaçlar buna yol açıyormuş. Sorun oldu gerçekten, bugün o konuyla ilgili de bir ilaç aldım.
Tedaviye başlamadan önce yaparım diyordum da, unuttuğumu fark ettim. Ağız sağlığına özen göstermek gerekiyor. Her yemekten sonra gargara yapmak ve dişleri düzenli fırçalamak önemli. Kemoterapi dişlerinize zarar vermiyor, ama eğer bir sıkıntı çıkarsa, daha önceden var olan bir çürük falan ağrımaya başlarsa dolgu veya kanal tedavisi gibi işlemleri yapmak zor veya imkansız olabiliyor. Ayrıca kemoterapi ilaçları hızlı büyüyen ve yenilenen her hücreyi yok ettiği gibi ağız içerisindeki hücrelere de zarar veriyor, dolayısıyla dişlerden ziyade ağız içerisinde yaralar oluşabiliyormuş. Bunlar takdir edersiniz ki hem rahatsız edici, hem de özünde enfeksiyon oldukları için bağışıklık sisteminizin durumuna göre sizi belki de öldürebilecek kadar ciddi rahatsızlıklara yol açabilirlermiş. İyileşme şansı bu derece yüksek bir kanserle uğraşırken ağızda çıkan pamukçuktan ölmek gerçekten filmlere konu olurdu. :)
Yarın ilginç olacak, tedaviye başladığımdan beri ilk defa sabah uyku uyuyabileceğim tuvalete kalktıktan sonra tekrar yatabilirsem, ayrıca sabahları damardan verdikleri mide bulantısı önleyici ilacı almadan geçecek ilk gün olacak. Bakalım öğlen 13.30 da alacağım tek bir hap yeterli olacak mı?
18 Şubat 2016 Perşembe
Kür 1 Gün 4
Aynı süreç. Sabah 8 de kemoterapiye başladım, 11 gibi bitti. Bugün normalden birazcık uzun sürdü, çünkü damar yolunu el veya bilek bölgesinden ziyade dirsek içime (en sık kan alınan yer) açmalarını rica ettim. El üzerinde veya bilekte açtıklarında biraz can acıtıyor, ayrıca o bölgedeki damarlar bir hayli ince olduğundan pompa her ilaç pompaladığında yarattığı basınç rahatsız edici olabiliyor. Dirsek içine açılan damar yolunda da kolumdaki en ufak hareket pompada uyarı verdi, cihaz sürekli ötüp, içinde hava olduğunu söylüyor veya tıkanıklık uyarısı veriyor ve ilacı vermeyi kesiyordu. Bu nedenle işlemin yarısına doğru damar yolunu değiştirdik, dünkü gibi bileğe aldık ve pompa sıkıntı olmadan çalışmaya devam etti.
Eve gelince yemek yiyip biraz oturup yatıyorum, rutin oldu bu neredeyse. Uyumak gerçekten güç olmaya başladı. Çok fazla su içmem gerekiyor, bu nedenle saat başı tuvalete kalkıyorum. Rahatsız edici gerçekten.
Çok ilginç bir şekilde, halen rahatsız edici bir mide sıkıntım yok. Gerçekten şaşkınım bu konuda, en çok korktuğum şeydi açıkçası. Daha önümde 11 hafta var, ama böyle devam ederse her şey benim için daha kolay olacak sanırım. Farklı olarak, çok sık yemek yiyorum. Tanıyanlar bilir, zayıf biri zaten değilim, ama önümde çerez gibi bir şeyler olsa sürekli yiyorum. Ben iştahsızlık bekliyordum, biraz tersi çıktı. :)
Yarın ilk haftanın son günü, ilk kürümün son ağır uygulaması olacak. Her gün hastaneye gitmek sıkmaya başlamıştı, biraz ara vermek keyifli olacak.
Eve gelince yemek yiyip biraz oturup yatıyorum, rutin oldu bu neredeyse. Uyumak gerçekten güç olmaya başladı. Çok fazla su içmem gerekiyor, bu nedenle saat başı tuvalete kalkıyorum. Rahatsız edici gerçekten.
Çok ilginç bir şekilde, halen rahatsız edici bir mide sıkıntım yok. Gerçekten şaşkınım bu konuda, en çok korktuğum şeydi açıkçası. Daha önümde 11 hafta var, ama böyle devam ederse her şey benim için daha kolay olacak sanırım. Farklı olarak, çok sık yemek yiyorum. Tanıyanlar bilir, zayıf biri zaten değilim, ama önümde çerez gibi bir şeyler olsa sürekli yiyorum. Ben iştahsızlık bekliyordum, biraz tersi çıktı. :)
Yarın ilk haftanın son günü, ilk kürümün son ağır uygulaması olacak. Her gün hastaneye gitmek sıkmaya başlamıştı, biraz ara vermek keyifli olacak.
17 Şubat 2016 Çarşamba
Kür 1 Gün 3
Dünkü gibi, saat 8-11 arası aldım ilaçlarımı. Gün 3, aynı gün 1 gibi etoposid ve sisplatin den oluşuyor. Yan etkiler sanırım yavaştan etkilemeye başlıyor, bir hayli halsizim bugün. Midem hala iyi ama, çok şükür demek lazım. :)
Çok fazla su içmem gerekiyor, böbreklerim zarar görmesin diyeymiş. Günde 3 litreyi geçmemi istiyorlar. O kadar fazla sıvı alınca tuvalete de çok sık çıkıyor insan haliyle. Dolayısıyla gün içinde uyuklamak istersem o da zehir oluyor her yarım saatte veya saat başı uyanıp tuvalete gitmekten. Sanırım en güzeli sıvıları seri biçimde alıp, yatmadan 1 saat kadar önce sıvı almayı kesip erkenden yatağa girmek olacak.
Çok farklı bir gün değildi açıkçası, tek ilginç tarafı halsizliğim oldu, ama zaten beklenen bir şeydi bu da. Bu nedenle bugünki yazımı kısa tutuyorum. Gelişmeler olursa yarın detaylandırırım. Görüşmek üzere.
Çok fazla su içmem gerekiyor, böbreklerim zarar görmesin diyeymiş. Günde 3 litreyi geçmemi istiyorlar. O kadar fazla sıvı alınca tuvalete de çok sık çıkıyor insan haliyle. Dolayısıyla gün içinde uyuklamak istersem o da zehir oluyor her yarım saatte veya saat başı uyanıp tuvalete gitmekten. Sanırım en güzeli sıvıları seri biçimde alıp, yatmadan 1 saat kadar önce sıvı almayı kesip erkenden yatağa girmek olacak.
Çok farklı bir gün değildi açıkçası, tek ilginç tarafı halsizliğim oldu, ama zaten beklenen bir şeydi bu da. Bu nedenle bugünki yazımı kısa tutuyorum. Gelişmeler olursa yarın detaylandırırım. Görüşmek üzere.
16 Şubat 2016 Salı
Kür 1 Gün 2
Gece 5 gibi tuvalete kalkmak için uyandım ve aynı zamanda mide bulantısıyla da orada tanıştık. Çok büyük değil, 10/10 derecelendirmesini doğrudan kusmak olarak nitelendirirsek, 3/10 falandı. Ama dün söyledim, gene söylüyorum, bulantıya karşı direncim gerçekten çok düşük, en son kusmam yaklaşık 15 sene önceydi, artık kusma eyleminin kendisi bile çok korkutucu geliyor. Yani bulantı konusunda beni referans alacak hastalar biraz hataya düşerler.
Dün bahsettiğim gibi, erkenden hastaneye gidip tedaviye başladım bugün. Öyle ki, içeri girdiğimizde kemoterapi bölümünün ışıkları dahi kapalıydı, içeride de tek bir hemşire vardı. Ama hiç sıkıntı olmadı, hemen başladık. Ben bugün salı olduğu için ve her salı Bleomisin alacağımı bildiğinden, bugün erken biter sanıyordum. Zira Bleomisin 30 dakika falan sürüyormuş. Ama bugün kürün ilk haftası içinde olduğumuzdan, 3 ilacı da birlikte verdiler, yani aslında normalden daha uzun sürdü. Gerçi çok erken gittiğimiz için dert değil.
Tedavi sırasında düne göre daha farklı (kötü yönde) hissettim bugün. Etoposid verilirken neredeyse sürekli uyudum, arada uyanıp telefonuma gelen mesajları falan cevapladım. Tedaviden sonra ise eve döndüğümden beri, yani yaklaşık 7-8 saattir sadece biraz yorgun hissediyorum. Henüz bir bulantı yok. Bulantının halen olmaması çok sevindirici olmasına rağmen, içimde "lan acaba işlemiyo mu bu tedavi" düşüncesi de yeşermiyor değil. Ama o kadar da değildir diyorum. Bulantı başladığında bu satırları yazan ellerime sayıp söverim herhalde.
Bugün damar yolumu sol elimin üzerinden açtılar. Sağ kolumdan damar bulmak çok kolay, sol kolumdan bir o kadar zor. Sağlak olduğum için, sağ koluma takılan damar yolu hareketlerimi bir hayli kısıtlıyor, sola taktırmak istediğimde de damar bulunamıyor. Elimin üzerinden yaptıkları uygulama da bir miktar acıttı açıkçası. Daha ilk kürün ikinci günündeyiz, zamanla bu damarlar küçülüp kaybolmaya başladıklarında ne yapacağız pek bilmiyorum açıkçası. Port taktırmak konusunda düşüncelere daldım. Bu kür böyle bir geçsin bakalım, belki ilerisi için düşünürüz.
Dediğim gibi, BEP kemoterapinin ilk iki günü şu ana kadar rahat geçiyor. Normal bir günkü kadar rahat mıyım, hayır. Ufak bir rahatsız hissetme ve 3/10 diyebileceğim bir yorgunluk mevcut. Ama onun dışında normal durumdayım. Sanırım haftasonuna yaklaştıkça biraz daha kötüleşmeye başlarım.
Dün bahsettiğim gibi, erkenden hastaneye gidip tedaviye başladım bugün. Öyle ki, içeri girdiğimizde kemoterapi bölümünün ışıkları dahi kapalıydı, içeride de tek bir hemşire vardı. Ama hiç sıkıntı olmadı, hemen başladık. Ben bugün salı olduğu için ve her salı Bleomisin alacağımı bildiğinden, bugün erken biter sanıyordum. Zira Bleomisin 30 dakika falan sürüyormuş. Ama bugün kürün ilk haftası içinde olduğumuzdan, 3 ilacı da birlikte verdiler, yani aslında normalden daha uzun sürdü. Gerçi çok erken gittiğimiz için dert değil.
Tedavi sırasında düne göre daha farklı (kötü yönde) hissettim bugün. Etoposid verilirken neredeyse sürekli uyudum, arada uyanıp telefonuma gelen mesajları falan cevapladım. Tedaviden sonra ise eve döndüğümden beri, yani yaklaşık 7-8 saattir sadece biraz yorgun hissediyorum. Henüz bir bulantı yok. Bulantının halen olmaması çok sevindirici olmasına rağmen, içimde "lan acaba işlemiyo mu bu tedavi" düşüncesi de yeşermiyor değil. Ama o kadar da değildir diyorum. Bulantı başladığında bu satırları yazan ellerime sayıp söverim herhalde.
Bugün damar yolumu sol elimin üzerinden açtılar. Sağ kolumdan damar bulmak çok kolay, sol kolumdan bir o kadar zor. Sağlak olduğum için, sağ koluma takılan damar yolu hareketlerimi bir hayli kısıtlıyor, sola taktırmak istediğimde de damar bulunamıyor. Elimin üzerinden yaptıkları uygulama da bir miktar acıttı açıkçası. Daha ilk kürün ikinci günündeyiz, zamanla bu damarlar küçülüp kaybolmaya başladıklarında ne yapacağız pek bilmiyorum açıkçası. Port taktırmak konusunda düşüncelere daldım. Bu kür böyle bir geçsin bakalım, belki ilerisi için düşünürüz.
Dediğim gibi, BEP kemoterapinin ilk iki günü şu ana kadar rahat geçiyor. Normal bir günkü kadar rahat mıyım, hayır. Ufak bir rahatsız hissetme ve 3/10 diyebileceğim bir yorgunluk mevcut. Ama onun dışında normal durumdayım. Sanırım haftasonuna yaklaştıkça biraz daha kötüleşmeye başlarım.
15 Şubat 2016 Pazartesi
Kür 1 Gün 1
Sabah 6.30 gibi kalkıp hafif bir kahvaltı yaparak hazırlanıp çok geç olmadan yola çıktık. Evime çok uzak değil hastane, 20 dakika falan sürüyor araba ile. Saat 8 civarı varabildik, kemoterapi ünitesine geçip ilaçları almaya başladığımda saat 09:30 civarıydı. Bugün biraz geç başladı her şey, ama bundan sonra saat 8 de doğrudan işleme başlamamız mümkün olacakmış. İyi haber aslında, ne kadar erken eve dönersem o kadar iyi sanırım.
İlk iş olarak kan verdim. Tümör belirteçlerine bakmamız gerekiyordu, zira tedavinin ilk günü ne seviyedeler bunu görerek tedavinin işleyişini ve yararlı olup olmadığını anlayabileceğiz. Kan verdikten sonra doktorumun yanına çıktım, kürün tamamı için tedavi planını, yani ilaçlarımın adını ve kiloma göre hesaplanmış miktarlarını ayarlayarak çıktılarını aldı ve beni kemoterapi ünitesine gönderdi.
Ben özel bir hastanede tedavi görüyorum, belki ilerleyen zamanlarda adını doktorumun adıyla birlikte yazarım. Meraklısı için belirtmekte fayda var, sanırım kanser tedavisi anlaşmalı özel hastanelerde de tamamen ücretsiz. Biz bir ücret ödemiyoruz, özel sigortamız da yok. Arada hastane şartlarından bahsederken ilginç gelen detaylar olursa, anlam vermek zor olmasın diye söylemek istedim. Kemoterapi ünitesine gitmemle birlikte beni "odama" aldılar. Oda denilen de, kapısı yerine bir perdesi olan, içeride benim için bir yatak, televizyon ve hasta masası ile refakatçim için bir koltuk var. Koca bir pencere var, dışarıyı izlemek keyifli. Tedavinin ilk haftası ilaçlar uzun sürede verildiği için sanırım böyle yataklı alana alıyorlar, ben de çoğu kişi gibi televizyondan veya internetten gördüğüm büyük rahat koltuklu bir kemoterapi bekliyordum. Ama yatak daha kötü değil kesinlikle.
Bugün BEP Kemoterapinin ilk günü. İlaç programı, ilk olarak mide bulantısı ve olası alerjileri engellemek için bir kısa serum, ardından yaklaşık 1 saat süren Etoposid, ardından yarım saatlik, böbrekleri korumak ve Sisplatin'e hazırlık amaçlı bir serum, ardından yarım saat süren Sisplatin ve arkasından 5 dakikalık kısa bir serum şeklinde. Tüm işlem 3 saat civarı sürdü. Okuduklarıma göre 5-6 saatlere varan kürler bekliyordum, böylesi açıkçası gayet iyi oldu. İlaçları alırken biraz uyku hali oldu, ama zaten yatakta olduğumu belirtmiştim, rahat rahat uyudum. Tek sıkıntı, ilaçları vücudunuza pompalayan pompanın her ilaç bittikten sonra yüksek sesle uyarı verip sizi uyandırması, siz de hemşireleri çağırarak ilacı değiştirtiyorsunuz. Kemoterapi özel odalarda değil kemoterapi ünitelerinde bir çok hastayla birlikte veriliyor, dolayısıyla öten tek pompa da sizinki olmuyor. Uyumak aslında o kadar da kolay değil yani. :)
İlaçlar verilirken ufak bir "Kemoterapi Eğitimi" aldım. Ne yapmalı, ne yapmamalı gibi, araştırmamı önceden yaptığım için söylenenlerin tamamına yakınını zaten biliyordum. Çok genel şeylerden bahsediliyor. Bağışıklık sisteminiz neredeyse yok olacağı için temizliğinize dikkat etmeniz lazım, saçınız dökülecek önceden kesseniz iyi olur vs. İlginç olarak, nar ve greyfurt yemek tamamen yasak. İlaçlarla etkileşime girip etkilerini düşürüyorlarmış.
Hastaneden çıktıktan beri 7 saate yakın süre geçti sanırım. Eve gelince mide bulantısı için ilacımı aldım. Önümüzdeki 10 gün boyunca her gün aynı saatte ve günde 1 tane alacağım şimdilik, umarım fazlasına ihtiyacım olmaz. Tanıyanlar bilirler, mide bulantısına toleransım sıfır, kusmak ise hayatta en korktuğum şeylerden biri. Daha ilk gün tabii ki, ama yazıların tüm amacı olan yan etkilerden henüz eser yok. Mide bulantısı veya yorgunluk kesinlikle hissetmiyorum henüz. Tabii ki bu durum günden güne kötüleşecektir, ama ilk gün beklediğimden iyi geçiyor diyebilirim. Tek bir yan etki yaşadım, önceleri okumuştum Sisplatin'in ağızda metalik bir tat bıraktığını, eve geldiğimde bir ufak kaşık yoğurt yemek istedim ve yutarken inanılmaz kötü bir tat aldım. Yediğimin yoğurt olduğunu görmemiş olsam anında kusabilirdim, gerçekten hoş değil. Bu kötü tat az önce yediğim akşam yemeğinde yoktu, ama geri geldiğinde de bu öğlenki biçimde gelirse gerçek anlamda işim zor. :)
İlk iş olarak kan verdim. Tümör belirteçlerine bakmamız gerekiyordu, zira tedavinin ilk günü ne seviyedeler bunu görerek tedavinin işleyişini ve yararlı olup olmadığını anlayabileceğiz. Kan verdikten sonra doktorumun yanına çıktım, kürün tamamı için tedavi planını, yani ilaçlarımın adını ve kiloma göre hesaplanmış miktarlarını ayarlayarak çıktılarını aldı ve beni kemoterapi ünitesine gönderdi.
Ben özel bir hastanede tedavi görüyorum, belki ilerleyen zamanlarda adını doktorumun adıyla birlikte yazarım. Meraklısı için belirtmekte fayda var, sanırım kanser tedavisi anlaşmalı özel hastanelerde de tamamen ücretsiz. Biz bir ücret ödemiyoruz, özel sigortamız da yok. Arada hastane şartlarından bahsederken ilginç gelen detaylar olursa, anlam vermek zor olmasın diye söylemek istedim. Kemoterapi ünitesine gitmemle birlikte beni "odama" aldılar. Oda denilen de, kapısı yerine bir perdesi olan, içeride benim için bir yatak, televizyon ve hasta masası ile refakatçim için bir koltuk var. Koca bir pencere var, dışarıyı izlemek keyifli. Tedavinin ilk haftası ilaçlar uzun sürede verildiği için sanırım böyle yataklı alana alıyorlar, ben de çoğu kişi gibi televizyondan veya internetten gördüğüm büyük rahat koltuklu bir kemoterapi bekliyordum. Ama yatak daha kötü değil kesinlikle.
Bugün BEP Kemoterapinin ilk günü. İlaç programı, ilk olarak mide bulantısı ve olası alerjileri engellemek için bir kısa serum, ardından yaklaşık 1 saat süren Etoposid, ardından yarım saatlik, böbrekleri korumak ve Sisplatin'e hazırlık amaçlı bir serum, ardından yarım saat süren Sisplatin ve arkasından 5 dakikalık kısa bir serum şeklinde. Tüm işlem 3 saat civarı sürdü. Okuduklarıma göre 5-6 saatlere varan kürler bekliyordum, böylesi açıkçası gayet iyi oldu. İlaçları alırken biraz uyku hali oldu, ama zaten yatakta olduğumu belirtmiştim, rahat rahat uyudum. Tek sıkıntı, ilaçları vücudunuza pompalayan pompanın her ilaç bittikten sonra yüksek sesle uyarı verip sizi uyandırması, siz de hemşireleri çağırarak ilacı değiştirtiyorsunuz. Kemoterapi özel odalarda değil kemoterapi ünitelerinde bir çok hastayla birlikte veriliyor, dolayısıyla öten tek pompa da sizinki olmuyor. Uyumak aslında o kadar da kolay değil yani. :)
İlaçlar verilirken ufak bir "Kemoterapi Eğitimi" aldım. Ne yapmalı, ne yapmamalı gibi, araştırmamı önceden yaptığım için söylenenlerin tamamına yakınını zaten biliyordum. Çok genel şeylerden bahsediliyor. Bağışıklık sisteminiz neredeyse yok olacağı için temizliğinize dikkat etmeniz lazım, saçınız dökülecek önceden kesseniz iyi olur vs. İlginç olarak, nar ve greyfurt yemek tamamen yasak. İlaçlarla etkileşime girip etkilerini düşürüyorlarmış.
Hastaneden çıktıktan beri 7 saate yakın süre geçti sanırım. Eve gelince mide bulantısı için ilacımı aldım. Önümüzdeki 10 gün boyunca her gün aynı saatte ve günde 1 tane alacağım şimdilik, umarım fazlasına ihtiyacım olmaz. Tanıyanlar bilirler, mide bulantısına toleransım sıfır, kusmak ise hayatta en korktuğum şeylerden biri. Daha ilk gün tabii ki, ama yazıların tüm amacı olan yan etkilerden henüz eser yok. Mide bulantısı veya yorgunluk kesinlikle hissetmiyorum henüz. Tabii ki bu durum günden güne kötüleşecektir, ama ilk gün beklediğimden iyi geçiyor diyebilirim. Tek bir yan etki yaşadım, önceleri okumuştum Sisplatin'in ağızda metalik bir tat bıraktığını, eve geldiğimde bir ufak kaşık yoğurt yemek istedim ve yutarken inanılmaz kötü bir tat aldım. Yediğimin yoğurt olduğunu görmemiş olsam anında kusabilirdim, gerçekten hoş değil. Bu kötü tat az önce yediğim akşam yemeğinde yoktu, ama geri geldiğinde de bu öğlenki biçimde gelirse gerçek anlamda işim zor. :)
14 Şubat 2016 Pazar
Ne Noktadayım?
Durumumun bu güne kadarki özetini kısaca geçeyim:
18 Ocak'ta testis kanseri olduğum belirlendi, 22 Ocak'ta kısa bir ameliyat ile sol testisim alındı. Ameliyat 1-2 saat arası sürüyor, kasık bölgesinden 6-7 santimetrelik bir kesik açılıyor. Sonrasında 4-5 güne kadar ağrı hissedilebiliyor kesik ve etrafında, ama ameliyattan 3-4 saat sonra kalkıp yürüyebiliyorsunuz, bazı doktorlar ameliyat akşamı evinize gönderirken bazıları hastanede 1 gece kalmanızı uygun görüyor.
Ardından sizden çıkarılan parça patolojik incelemeye gönderiliyor. Buradaki amaç, çıkarılan parçada gerçekten kanser var mı, varsa da türü nedir bunu öğrenmek. Genel olarak konuşursak testis kanserinde seminom ve non-seminom olmak üzere iki tür ve bunların da alt kategorileri var. Bende çıkan tür, bu ikisi arasından kötüsü diye nitelendirebileceğimiz non-seminom.
Patoloji raporunu elde etmeniz 1-3 hafta arası sürebiliyor. Bunu beklerken bilgisayarlı tomografi veya PET çektiriyorsunuz. Bu iki yöntemden biri veya ikisini inceleyen doktorunuz, kanserinizin yayılma yapıp yapmadığını belirliyor. Testis kanseri genelde ilk olarak karındaki lenf bezlerine, oradan akciğer ve yukarısına yayılıyormuş. Bende şu anda karnımda büyükçe (7cm) bir adet kitle var, bir kaç tane de küçük kitle var. Bunların büyüklüklerine ve yerlerine göre evreniz belirleniyor. Bununla ilgili döküman Türkçe olarak da pek çok yerde mevcut, o nedenle tekrarlamakta lüzum görmüyorum.
Testis kanseri tedavisi çok büyük bir başarı oranıyla ve neredeyse çok kesin kurallara uygun olarak yapılıyor. Non-seminom tür için genelde BEP adı verilen kemoterapi, evreye göre 1-5 kür tekrar ediliyor, ardından eğer ki gerekirse RPLND denilen bir ameliyat ile karındaki lenf bezleri alınıyor, veya hasta tedaviye cevap vermiyorsa başka yöntemler deneniyor. Bu başka yöntemleri henüz bilmiyorum, öğrenmek zorunda da kalmayacağımı umuyorum. :)
Tüm bunlardan sonra vücudunuzun neresinde, hangi hücre türünde ve kaçıncı evrede kanser olduğunuzu biliyor oluyorsunuz ve onkoloğunuz size tedavinizin nasıl olacağını anlatıyor. Ben kısaca özet geçeyim. Tedavinin adı BEP. Bleomisin, Etoposid ve Sisplatin adlı ilaçlar kullanılıyor. Her bir kür 21 gün sürüyor. 1-3-4-5. günler Etoposid ve Sisplatin, 2-9-16. günler Bleomisin alıyorsunuz.
Normal koşullar altında kemoterapi bittikten sonra iyileşmeniz gerekiyor. Şanssız iseniz ve tümörünüz halen büyük boyutta ise RPLND ameliyatını oluyorsunuz ki bu da biraz sıkıntılı bir ameliyat. Ben henüz araştırmalarımda RPLND ameliyatından sonra da iyileşmeyen kişilerin deneyimlerine rast gelemedim, ancak zaten tedavi oranı çok çok yüksek olan bir kanser türünde bu kadar da şanssız olmak sanırım ki bir hayli zor. Büyük konuşmamak lazım tabii ki. :)
Bu yazıları takip edecek veya belki de yazılışından sonraki yıllarda okuyacak olan hastalara ufak bir de notum olacak. Bana bir tedavi önerildi veya herhangi bir nedenden dolayı sürecim sizinkinden farklı işledi diye ortada bir yanlışlık olmasına gerek yok. Unutmayın ki doktorunuz mutlaka bu işi sizden ve benden iyi biliyor, aklınıza takılanları kendisine sorun, dediklerini de işin doğrusu olarak kabul edin.
18 Ocak'ta testis kanseri olduğum belirlendi, 22 Ocak'ta kısa bir ameliyat ile sol testisim alındı. Ameliyat 1-2 saat arası sürüyor, kasık bölgesinden 6-7 santimetrelik bir kesik açılıyor. Sonrasında 4-5 güne kadar ağrı hissedilebiliyor kesik ve etrafında, ama ameliyattan 3-4 saat sonra kalkıp yürüyebiliyorsunuz, bazı doktorlar ameliyat akşamı evinize gönderirken bazıları hastanede 1 gece kalmanızı uygun görüyor.
Ardından sizden çıkarılan parça patolojik incelemeye gönderiliyor. Buradaki amaç, çıkarılan parçada gerçekten kanser var mı, varsa da türü nedir bunu öğrenmek. Genel olarak konuşursak testis kanserinde seminom ve non-seminom olmak üzere iki tür ve bunların da alt kategorileri var. Bende çıkan tür, bu ikisi arasından kötüsü diye nitelendirebileceğimiz non-seminom.
Patoloji raporunu elde etmeniz 1-3 hafta arası sürebiliyor. Bunu beklerken bilgisayarlı tomografi veya PET çektiriyorsunuz. Bu iki yöntemden biri veya ikisini inceleyen doktorunuz, kanserinizin yayılma yapıp yapmadığını belirliyor. Testis kanseri genelde ilk olarak karındaki lenf bezlerine, oradan akciğer ve yukarısına yayılıyormuş. Bende şu anda karnımda büyükçe (7cm) bir adet kitle var, bir kaç tane de küçük kitle var. Bunların büyüklüklerine ve yerlerine göre evreniz belirleniyor. Bununla ilgili döküman Türkçe olarak da pek çok yerde mevcut, o nedenle tekrarlamakta lüzum görmüyorum.
Testis kanseri tedavisi çok büyük bir başarı oranıyla ve neredeyse çok kesin kurallara uygun olarak yapılıyor. Non-seminom tür için genelde BEP adı verilen kemoterapi, evreye göre 1-5 kür tekrar ediliyor, ardından eğer ki gerekirse RPLND denilen bir ameliyat ile karındaki lenf bezleri alınıyor, veya hasta tedaviye cevap vermiyorsa başka yöntemler deneniyor. Bu başka yöntemleri henüz bilmiyorum, öğrenmek zorunda da kalmayacağımı umuyorum. :)
Tüm bunlardan sonra vücudunuzun neresinde, hangi hücre türünde ve kaçıncı evrede kanser olduğunuzu biliyor oluyorsunuz ve onkoloğunuz size tedavinizin nasıl olacağını anlatıyor. Ben kısaca özet geçeyim. Tedavinin adı BEP. Bleomisin, Etoposid ve Sisplatin adlı ilaçlar kullanılıyor. Her bir kür 21 gün sürüyor. 1-3-4-5. günler Etoposid ve Sisplatin, 2-9-16. günler Bleomisin alıyorsunuz.
Normal koşullar altında kemoterapi bittikten sonra iyileşmeniz gerekiyor. Şanssız iseniz ve tümörünüz halen büyük boyutta ise RPLND ameliyatını oluyorsunuz ki bu da biraz sıkıntılı bir ameliyat. Ben henüz araştırmalarımda RPLND ameliyatından sonra da iyileşmeyen kişilerin deneyimlerine rast gelemedim, ancak zaten tedavi oranı çok çok yüksek olan bir kanser türünde bu kadar da şanssız olmak sanırım ki bir hayli zor. Büyük konuşmamak lazım tabii ki. :)
Bu yazıları takip edecek veya belki de yazılışından sonraki yıllarda okuyacak olan hastalara ufak bir de notum olacak. Bana bir tedavi önerildi veya herhangi bir nedenden dolayı sürecim sizinkinden farklı işledi diye ortada bir yanlışlık olmasına gerek yok. Unutmayın ki doktorunuz mutlaka bu işi sizden ve benden iyi biliyor, aklınıza takılanları kendisine sorun, dediklerini de işin doğrusu olarak kabul edin.
Girizgâh
Merhaba,
Bir süre boyunca yazacağım yazıların ilki bu. Nedir bu, ne beklemeli, beklememeli gibi soruları cevaplandıracağım kısmetse.
Bir süre önce bana testis kanseri teşhisi konulduğunda kemoterapi sürecinden geçeceğimin farkındaydım. İsim olarak korkutucu, evet, bu nedenle ben de insanlar bu süreci nasıl geçirmiş diye araştırmalara başladım ve gördüm ki, Türkçe dilinde bu süreci paylaşmış kimse yok, okuduğum yabancı kaynaklardan esinlenerek ben de böyle ufak bir blog açıp kendi tecrübelerimi paylaşmaya ve ileride bu satırları okuyacak hastaların kafasında bir fikir oluşturmaya yardımcı olmaya karar verdim. Ayrıca sürekli nasıl geçiyor, iyi misin gibi soruları soracak eş dost da burayı takip edip bir takım cevaplara ulaşabilir.
Özetle ilerideki yazılarda okuyacaklarınız, mümkün olduğunca günlük olarak yazılmaya çalışılmış, gerekirse bir kaç resim ile desteklenmiş olarak tahminen 3 ay boyunca alacağım BEP Kemoterapi tedavisi sürecinde ve eğer gerekirse sonrasında alacağım ek tedavilerden önce ve sonra yaşadıklarımın özeti olacak. Süreç nasıl olacak açıkçası hiç bir fikrim yok, ancak burayı bir günlük gibi kullanıp içimi dökmektense nesnel sıkıntılardan bahsetmeye çalışacağım. Umarım faydalı olur, en azından beni meşgul tutacak bir eğlence olur.
Bir süre boyunca yazacağım yazıların ilki bu. Nedir bu, ne beklemeli, beklememeli gibi soruları cevaplandıracağım kısmetse.
Bir süre önce bana testis kanseri teşhisi konulduğunda kemoterapi sürecinden geçeceğimin farkındaydım. İsim olarak korkutucu, evet, bu nedenle ben de insanlar bu süreci nasıl geçirmiş diye araştırmalara başladım ve gördüm ki, Türkçe dilinde bu süreci paylaşmış kimse yok, okuduğum yabancı kaynaklardan esinlenerek ben de böyle ufak bir blog açıp kendi tecrübelerimi paylaşmaya ve ileride bu satırları okuyacak hastaların kafasında bir fikir oluşturmaya yardımcı olmaya karar verdim. Ayrıca sürekli nasıl geçiyor, iyi misin gibi soruları soracak eş dost da burayı takip edip bir takım cevaplara ulaşabilir.
Özetle ilerideki yazılarda okuyacaklarınız, mümkün olduğunca günlük olarak yazılmaya çalışılmış, gerekirse bir kaç resim ile desteklenmiş olarak tahminen 3 ay boyunca alacağım BEP Kemoterapi tedavisi sürecinde ve eğer gerekirse sonrasında alacağım ek tedavilerden önce ve sonra yaşadıklarımın özeti olacak. Süreç nasıl olacak açıkçası hiç bir fikrim yok, ancak burayı bir günlük gibi kullanıp içimi dökmektense nesnel sıkıntılardan bahsetmeye çalışacağım. Umarım faydalı olur, en azından beni meşgul tutacak bir eğlence olur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)